Bilinen resmi kaynaklara göre, uzun yaşamanın sınırı bilim tarafından 115 yaş üst sınır kabul ediliyor ve insanın yaşayabileceği en uzun süre dünya ortalamasında 115 yıl olduğu düşünülüyor.
Araştırmalara göre kalbi hızlandıran düşünsel gevezelik yaşlanmayı getiren bir faktör olarak kabul ediliyor. Bir başka sebebinde aşırı duygusallık olduğu iddia ediliyor. Fiziksel boyut ölçüsünün de metabolizmayı ve kalp atış sayısını etkilediği biliniyor. Bilimsel araştırma sonuçlarına göre kalp atış sayısı, dakikada alınan nefes sayısı ve yaşam yılı arasında doğru bir orantı olduğu görülüyor. Ortalama değerlere göre farenin kalbi dakikada 590 defa çarpar, dakikada 165 nefes alır ve 2 sene yaşar. Köpeğinki kalbi dakikada 95 atar, 30 defa nefes alır, 12 sene yaşar. İnsanınki kalbi dakikada 70 defa atar, 12 kere nefes alır ve 70 sene ortalamasında yaşar. Filin kalbi dakikada 39 kere atar, dakikada 5 kere nefes alır ve 90 sene yaşar.
R Kompleksinin sırrı...
Gerçekte, zamanı kalp atış sayısı belirliyor. Bu sayıyı b elirleyen yer ise beyin kökü ve onu örten R Kompleksi olarak biliniyor. Kalp atış sayısı ve solunum düzeni buradan yönetiliyor, R Kompleksi, kalbimizin dakikada kaç kez çarpacağını belirliyor, ortama göre ayarlıyor ve hangi durumda ne yapacağını çok iyi biliyor.
Uyku Çok Önemli?
Uyku zamanı kalp ritmini değiştiriyor. Çünkü uyurken yaşamımız yavaşlıyor, metabolizma geriye çekiliyor ve kalbin hızlı atmak için bir sebebi kalmıyor.
Metabolizmanın yavaşlaması uyanık olduğumuz zamanlarda da mümkün olabilseydi acaba yaşımız uzar mıydı.?
Bu soruyu cevaplamadan önce kalbin bir atma sayısına sahip olduğunu bilmemiz gerekiyor. İnsan kalbinin bir yaşam içinde atma sayısı ortalama olarak yedi milyar olarak biliniyor. Yani yedi milyar atış tamamlandığında fizik bedenin ömrü bitiyor. Yaşamı uzun tutmanın sırrı burada ortaya çıkıyor. Uzun yaşamamız için kalbin atış sayısını yavaşlatmamız gerektiğini anlıyoruz. Kalbimiz hızlı attığı zamanlar yaşamımızın süresinden çalıyoruz.
Kalbimizi yavaş attırabilmek insanı geçmiş zamanlardan beri çare aramaya mecbur etmiş. Metabolizmayı geri çekebilmek ve dolayısıyla kalbi yavaşlatmak için, zihni sessiz ve sakin duruma getirebilme çalışmaları anlam kazanmış, meditasyon, yoga ve nefes teknikleri gibi yöntemler ortaya çıkarılmıştır.
Araştırmalara göre beynin yeterli bilinç düzeyinde olması, R Kompleksini etkileyip yeni süreçler yaratıyor. Eğer böyleyse, doğasal kirlenme de dahil olarak, yaşamsal kirlenmeden uzaklaştıkça yaşam süremiz değişebilir. Değişen beynimizdeki yaşam süresidir ve zamanın gerçek ölçüsü beynimizdedir.
Neler yapabiliriz?
Düşünsel ve fiziksel yavaşlama en doğal ve kolay olarak nefes teknikleriyle sağlanabiliyor. Nefes teknikleriyle fizik beden üzerinde rahatlama sağlayabilir ve tam bir gevşemeye geçebilirsiniz.
Farklı nefes uygulamaları ile sempatik sinir sistemi geriye çekebilir, parasempatik sinir sistemini aktive edebilir ve metabolizmayı daha iyi çalıştırabilirsiniz.
Holoterapi Nefes Çalışmasının bilinçaltı sağlımı, korku ve endişelerden arındırması sonucunda metabolizmanın ve kalp atışlarının yavaşlamasını temin edebilirsiniz.
Sağlıklı kişide bir nefes alışverişi 5 - 6 kalp atışına senkronize olmalıdır. Nefes alışveriş tempomuzu kalbimizin atmasını istediğimiz bir ritmde ısrarla sürdürerek kalp ve nefes ritmlerinin senkronize olmalarını ve dolayısıyla kalp/nefes hızının, istediğimiz seviyeye gelmesini sağlayabilirsiniz.
Kalp ve damar basıncınızın hızlı atmasının yaşam sürecinizden eksilen zamanlar olduğunun farkına varıyorsanız nefes çalışmaları ile ilginizi çoğaltmalısınız.
Mustafa Kartal
mkartalll@yahoo.com
|