"Yenilenme süreci”, Holoterapi çalışmaların ortaya çıkardığı sonuçlardan en önemlisidir. Daha önceleri birçok psikanalizci bilim adamı ve psikolog tarafından ciddi akıl rahatsızlığı olarak veya psikospritüel kriz olarak tanımlanmış olan transpersonel durum aslında, Jung ekolünün ışığında görüş bildiren psikiyatrisi John weir Perry nin “yenilenme süreci” adı verdiği ve benimde “fabrika ayarlarına geri dönmek” şeklinde tanımladığım bir durumdur.
Bedenin kendini tamir ederek eksiklerini tamamlaması, orijinal ana formunu tekrar yakalaması için ilgili programını çalıştırmasıdır. Perry “ Yenilenme Süreci” ni transpersonel bir açılım ve kazanç olarak tanımlar. “Yenilenme süreci “ genellikle ve en yoğun olarak Holoterapi çalışmaların bir sonucudur ve kişinin değişime/ temizlenmeye hazır hale gelmesiyle başlayan bir sürecin sonucunda açığa çıkar. “Yenilenme Süreci” her kişi için farklı zaman süresinde gerçekleşir. Nefes Terapisinin ortasında başlayıp çalışma sonrasında sonlanabileceği gibi, birkaç ay veya birkaç yıl sürebilecek bir sürece de yayılabilir. Bu süreçte yaşananlar, bilinen gerçeklikten çok uzak olabilir. Beyin işlevlerindeki anormallikler ve farklılıklar dışardan başkaları tarafından da gözlemlenebilir. Transpersonel gelişmeyi yoğun yaşayan kişiler kendini, kısa bir süre için, iyi ve kötü güçlerin yer aldığı bir hayal dünyasındaki kozmik bir savaşın içinde bulurlar. Ölüm, ölüm ötesi, kurban etme, kurban olma, inançları ve idealleri uğruna kendini yok etme ve mistik kavramlar ile meşgul olurlar ve bu olguların üzerine çıkarak kavramları tarafsız hale getirebilirler.
Bu kaotik dönemde eskiden gelen kargaşa ve karışıklıklar; çözüme doğru, zihninde vitrinlenmesine ve yeniden düzenlenmesine doğru gelişir. Kişiler kutupsal kavramlar üzerinde yoğunlaşarak, hızla karşıtları üzerlerine çekerler. Özellikle karşı cins ile ilgili çekilmeler ve çözülmeler yaşanır. Kişilik üzerindeki eril ve dişil enerjilerle, bunların karşılığı olarak ortaya çıkan anlayışlar dengelenir. Birçok kişi, bu çalışmanın ortalarında içinde yaşadıkları dünya ve evren için kendilerini kozmik değer taşıyan bir kurtarıcı veya evrenin merkezi olarak hissedebilirler.
İdeal cennet tanımları vizyon olarak algılanır. Bu vizyon çok yoğun algılandığında, kişi kendi gerçekliğine dönmekte zorlanabilir. Bazen de algılanan vizyonlar, evrenin başlangıcından bu güne kadar geçen zamanın görüldüğü ama sadece birkaç saniye süren hızlı bir film şeridi şeklinde olabilir. Bu vizyon, geçmişin düzeltilmesi ve kusursuzluğa erişilmesi isteğinin karşılığı olarak açığa çıkabilir. Bu gelişme aşamasında Jung’cu psikolojinin ifade ettiği, içinde bizi de kapsayan ortak bilince ait semboller ortaya çıkabilir ve sembol üzerinde bir çözüm getirilinceye kadar ısrarla sembolün görülmesi devam edebilir.
Bu semboller; horusun gözü olarak tanımlanan tek bir göz, Uzun kirpikleri olan ve çok güzel görünen bir çift göz, Atman ve Brahman figürleri, sonsuzluk işareti, yarım ay veya haç gibi evrensel semboller, olağan üstü güzel görünen ışıklar ve renkler olabilirler. Mustafa Kartal mkartalll@yahoo.com
|